su basmanı
~ Fr soubassement kaide, temel, altyapı < Fr sub+bassement kaide, taban ~ İt basamento a.a. < İt basare temellendirmek, tabana oturtmak +ment< Lat basis a.a.
sual
~ Ar suˀāl سؤال [#sAl fuˁāl msd.] soru < Ar saˀala سأل sordu
suare
~ Fr soirée 1. akşam vakti, 2. akşam saatinde verilen davet < Fr soir akşam << Lat serum [n.] geç vakit, akşam < Lat serus geç << HAvr *sē-2 geç
subaşı
§ ETü sü asker + ETü baş
subatomik
~ İng subatomic «atom altı», bir atomu oluşturan tanecikleri tanımlayan sıfat §
sudur
subsonik
~ İng subsonic «ses altı», ses hızının altında
sucuk
~ Fa zīcak/zīçak زيجك/زيچك bumbar dolması < Fa zīç زيچ germe, çekerek uzatma, şerit, kordon
suç
<< ETü suç bükülme, yönünden sapma, reddetme < ETü su- bükülmek, boyun eğmek +Iş
sudoku
~ Jap sudoku 數獨 bir sayı oyunu < Jap sūji wa dokushin ni kagiru sayılar tek olmalı
sudur
[ Meninski, Thesaurus, 1680]
ṣudūr: Pectora [göğüs]. ṣudūr bulmak: zuhur etmek, doğmak.
~ Ar ṣudūr صُدُور [#ṣdr fuˁūl msd.] 1. çıkma, öne çıkma, bir kaynaktan kaynama, türeme, yayılma, (ferman) yayımlanma, 2. göğüsler < Ar ṣadara صَدَرَ öne çıktı, ileri geldi, kaynaklandı
→ sadr
sufi
~ Ar ṣūfī صوفى [#ṣwf nsb.] tarikat ehli, dindar kişi < EYun sophós σοφός bilge, usta, yüksek bilgiye sahip kimse +ī≈ EYun sophía σοφία bilgelik
sufle
~ Fr soufflé [pp.] 1. üflenti, fısıltı, 2. çırpılmış yumurta akıyla kabartılmış tatlı < Fr souffler üflemek, fısıldamak << Lat sufflare, sufflat- a.a. < Lat sub+flare, flat- a.a.
suhulet
~ Ar suhūla(t) سهولة [#shl fuˁūla(t) msd.] yumuşama, yumuşaklık, akıcılık, kolaylık < Ar sahala سهل yumuşadı, gevşedi, kolaylaştı
suikast
§ Ar sūˀ سؤ [#swA] kötülük, fenalık, habaset (< Ar sāˀa kötü idi, kötüleşti ) + Ar ḳaṣd قصد kasıt, maksat
suiniyet
§ Ar sūˀ سؤ kötülük, fenalık + Ar niyya(t) نيّة niyet
suistimal
§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar istiˁmāl إستعمال kullanma
sulh
suistimal
§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar istiˁmāl إستعمال kullanma
suizan
§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar ẓann ظنّ sanı, sanma
sukuk
~ Ar ṣukūk صكوك [#ṣkk fuˁūl çoğ.] < Ar ṣakk صكّ emre yazılı senet, poliçe ~ OFa çak چك a.a.
sukut
~ Ar suḳūṭ سقوط [#sḳṭ fuˁūl msd.] düşme < Ar saḳaṭa سَقَطَ düştü
sulak
< TTü sula- +Ik
sulh
[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
ṣulḥ u içi tolu kibr ü kīn
~ Ar ṣulḥ صلح [#ṣlḥ fuˁl msd.] barış < Ar ṣalaḥa صلح uygun ve yararlı idi, uydu, uyum gösterdi (≈ Aram ṣəleḥ צלח 1. yarmak, 2. başarmak, müreffeh olmak, uygun olmak )
Benzer sözcükler: sulh ceza mahkemesi
Bu maddeye gönderenler: ıslah, ıstılah, maslahat (masala, maslahatgüzar), musalaha, salah (salahiyet), salih (salihatı nisvan)
sulp
~ Ar ṣulb صُلْب [#ṣlb fuˁl ] 1. omurga, belkemiği, 2. (mec.) soy, tohum < Ar ṣaluba صَلُبَ dik idi, dik durdu
sulta
~ Ar sulṭa(t) سلطة [#slṭ fuˁla(t) msd.] egemenlik, saltanat, özellikle haksız egemenlik, tasallut ~ Aram şalṭā שָׁלְטָא egemenlik
sultan
~ Ar sulṭān سلطان [#slṭ fuˁlān ] 1. egemenlik, iktidar, 2. hükümdar ~ Aram şilṭōn, şulṭānā שִׁלְטוֹן iktidar, egemenlik ≈ İbr şālaṭ שלט elle tutma, (bir ülkeye) sahip olma
suma
~ Yun súma σούμα damıtılmış alkol, anasonsuz rakı ~ Lat summa [n. çoğ.] en üstte kalanlar < Lat summus en yüksek, üst < HAvr *sup-mo- < HAvr *(s)uper üst, yukarı
sumak
~ Ar summāḳ سمّاق [#smḳ] koyu kırmızı tohumları baharat ve boya hamm
sungur
sumo
~ Jap sumo güreş
sun|mak
<< ETü sun- uzanmak (geçişsiz fiil), el uzatmak (dönüşlü fiil)
suna
<< OTü suna erkek ördek < ?
sunak
< TTü sun- +Ak
sundurma
< TTü sundur- uzatmak +mA< TTü sun- uzanmak +tUr-
sungur
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati’t-Türk, 1073]
kırğuy suŋkurka karışmaz [atmaca sungurla kavga etmez]
[ Codex Cumanicus, 1303]
pielfalcus – Fa & Tr: songur
<< ETü suŋkur doğana benzer bir yırtıcı kuş, şahbaz, falco gyrfalco
Not: Karş. ÇTü şungkar, Moğ siŋkur/şoŋkur, Mançu songkon (a.a.).
suni
~ Ar ṣunˁī صنعى [nsb.] sanatlı, ustalıklı, yapay < Ar sunˁ صنع [#ṣnˁ fuˁl msd.] yapma, el becerisi ile imal etme +ī
sunroof
~ İng sun-roof çatıda bulunan güneşlenme terası & İng sun güneş (<< Eİng sunne a.a. << HAvr *swen-/*sun- a.a. ) + İng roof çatı, dam
sunta
~ marka Sunta [abb.] < TTü suni tahta
sunturlu
<< TTü santur telli bir çalgı
supanglez
~ Fr soupe anglaise «İngiliz çorbası», bir tür sulu tatlı § Fr soupe çorba + Fr a
surat
supap
~ Fr soupape 1. çene-altı [esk.], 2. belli bir basınç altında açılan kapakçık < EFr sub+pape çene
supe
~ Fr souper çorba içmek, gece yenen hafif yemek < Fr soupe sulu yemek, çorba < Ger *sūpan içmek, yudumlamak
suples
~ Fr souplesse esneklik < Fr souple esnek << Lat supplex, supplic- bükülen, eğilen < Lat sub+plicare katlamak
sur1
~ Ar sūr سور [#swr] savunma duvarı, sur ~ Aram şūr, şawərā שׁוּרׇא, שׁוּר [#şwr] a.a. ≈ İbr şawrah שׁוּרׇה hat, sıra, saf
sur2
~ Ar ṣūr صور [#ṣwr fuˁl ] boynuz, av borusu
surat
[ Codex Cumanicus, 1303]
surat – ymago
[ Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
suret: (…) 3. zebanzedi surat: yüz, çehre.
~ Ar ṣūra(t) صورة şekil, görüntü, resim
→ suret
Not: Suret sözcüğünün Türkçede özel anlam kazanmış varyantıdır.
Benzer sözcükler: surat asmak, suratsız
~ Ar sūra(t) سورة [#swr fuˁla(t) mr.] Kuran’ı oluşturan bölümlerden her biri ~ Aram şūrāh, şūrətā שׁוּרָה/שׁוּרְתָא [#şwr] dizi, hat, yazıda satır < Aram şūr שׁוּר sur, savunma hattı
suret
~ Ar ṣūra(t) صورة [#ṣwr fuˁla(t) mr.] 1. görüntü, resim, imge, biçim, 2. insan yüzü ≈ Aram şūrəṭā שׁוּרְטָא çizgi, çizim ☼ %rJastrow 1542, 1629. ~ Akad uṣurtu a.a. < Akad eṣēru çizgi veya resim çizmek ☼ %rCAD 4.346 vd.
sureta
~ Ar ṣūratan صورتاً [zrf.] görünürde, şekil itibariyle
sus|mak
< ünl sus/sıs/şış susturma ünlemi
susa|mak
<< ETü suvsa- susamak < ETü suv su +sA-
sutyen
susak
<< ETü susġak su kovası, kepçe < ETü suvsı- sulamak +gAk
susam
~ Ar/Fa sūsan سوسن susam bitkisi ~ Aram şūmşəmā שומשמא a.a. ~ Akad şamşammū yağ otu § Akad şamnu yağ + Akad şammu ot, ilaç, şifalı bitki
susta
~ İt sosta durma, durdurma, durdurucu aygıt < İt sostare durmak, duraklamak << Lat substāre, substāt- a.a. < Lat sub+stāre, stāt- durmak
suş
~ Fr souche 1. ağaç gövdesi, özellikle ağaç kesildikten sonra geriye kalan kütük, 2. soy, soyağacı ~ Ger
suşi
~ Jap sushi yosuna sarılmış pirinç ve çiğ balıkla yapılan meze < Jap edomae nigirizushi «Edo usulü hızlı zushi», a.a. < Jap narezushi ekşitilmiş balık
sutyen
sutyen gorj [ Cumhuriyet – gazete, 1931]
el ile işlenmiş sevimli sutyen gorj’u
[ Cumhuriyet – gazete, 1935]
dantelalı sutyenle beraber olan ve son zamanlarda çok rağbet gören en son moda korsedir
~ Fr soutien-gorge göğüs desteği, göğüslük < Fr soutenir alttan tutmak, desteklemek << Lat sustinere, sustent- a.a. < Lat sub+tenere, tent- tutmak
→ konteyner
Benzer sözcükler: sütyen
suvar|mak
<< ETü suvġar- sulamak, su vermek < ETü suv +gAr-
suvat
<< TTü suva- su verme, ıslatma +It
suvenir
~ Fr souvenir yadigâr < Fr souvenir anmak, hatırlamak (fiil) << Lat subvenire 1. aklına gelmek < Lat sub+venire, vent- gelmek
suzeni
~ Fa sūzanī سوزنى iğne işi < Fa/OFa sūzan سوزن iğne +ī(≈ Sans sūçi a.a. ) < HAvr *syū- dikmek, dikiş
suzidil
~ Fa sūz-i dil سوز دل yürek yanığı § Fa sūz سوز yanık + Fa dil دل kalp, gön
sübtil
suzinak
~ Fa sūznāk سوزناك ateş-değmiş, yanık
Kaynak:
Nişanyan Sözlük: Çağdaş Türkçenin Etimolojisi
http://www.nisanyansozluk.com/
By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Ağustos 04, 2016