Evlâd-ı Fâtihân ana babanın evlâdı olarak Fâtih’te, Vakıf Gureba’da doğdu (1958), “Pâyidâr ol evlâdım” diyen büyüklerinin ellerini öperek Mutemet Sokak’da ve Akşemsettin’de büyüdü. Payitaht bir başka idi. Sultan Fâtih Mehmed’in Tuğrasına nakşettiği tavır ve kararlılıkta olmayı seviyor: Hep daim… Her daim…. 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep.
İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Tefekkür, Teşebbüs kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkirâne ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.
Levent Ağaoğlu, fikir üreterek teşebbüse geçmeyi ilke edinmiş bir şiir sevdalısı.
Düşünce eyleminin özündeki düş boyutunun olmazsa olmaz niteliğini önemsiyor; düşünce gücünü hayal gücü ile zenginleştirmeyi, çeşitlendirmeyi seviyor.
Ayasofya ile Kutadgu Bilig’in sözlük anlamlarındaki aynılıktan bir AğaSofya düşüncesi geliştirmeye gönül vermiş.
Fikir ile yatıp şiir ile kalkmayı seviyor.
Levend’nâme;
- Yol’larda…
- Yıl’larda…
- Yazı’larda…
- Yürek’lerde…
- Yitik’lerde…
biriktirdiklerimizi şiirle buluşturuyor. “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” Türkiye ve vahaların çevrelediği Türkistan’ın oluşturduğu Büyük Akdeniz bütünlüğündeki Levend’âne şiirselliğin peşi sıra arayışlara giriyor.
Sanılanın aksine, Yol’lar, ve Yıl’lar, Yok olmamayı da sağlamıştır.
Çoğunlukla yollarda geçen zaman, yokolmayanlar, yitirilmeyenler ile köklü bir medeniyet oluşumuna da yol olmuş, yazıtlardan başlayarak yazılar, yazmalar ile kayıt altına alınarak yüreklerimizi sağlamlaştırmıştır.
Yol kazası diyebileceğimiz yabancılaşma neticesindeki yitiklerimiz ise geri alınacaktır elbet.
Levend, Akdeniz kıyılarında hayat bulmuş bir temel kavramdır; İtalya’da (Levantino), İspanya’da (Levante), Yunanistan’da (Leventis, Leventopulos), Doğu Akdeniz’de (Levant ülkeleri), Türkiye’de (Levent, Levanten) sözlükleri değişik anlamlarla zenginleştirmiş Akdenizli bir kelimedir.
LEVENDNÂME Şiirler ise, Akdeniz’den doğan, hareketlenip ivme alan tüm dalgalar gibi Çin Seddi, Hong Kong, Hind, Mısır, İtalya, Yunanistan, Afrika, Afrin, Afganistan, Pasifik, Rumeli, Varna, Vidin, Bulgaristan, Azerbaycan, Bakü, Kaz Dağları, Arşipel, Roma, Truva, Nea Roma, İstanbul, Çanakkale, İda, Assos, Antandros, İyonya, Anatolya, Agonya, Arşipel, Ege, Midilli, Bolayır, Küçük Asya, Saruhan illeri coğrafyalarında dolaşmaktadır.
Akdeniz’in kadîm çağlardan buyana medeniyetleri kaynaştıran etkileşimi Levend’âne b ir k arakter g östererek yeni Akdeniz’leri, yeni Akdenizlerin Leventlerini de çoğaltmaktadır. Pasifik limanları arasındaki etkileşim artık tipik bir Akdeniz tavrıdır. Kültür ve Medeniyetler, Levant sınırlarının doğusunda da, Türkistan vahalarında, Pasifik kenarlarında da yeni Akdenizleri çıkarmaktadır.
Nazım’ın dizelerince;
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e kısrak başı gibi uzanan
Bu Memleket; Bizimdir.
Sadece bu memleket değil, Akdeniz de bizimdir, Kaptan-ı Derya’ların, Leventlerin gücü ile içselleştirilmiş, medeniyetleri, mutfağı, çarşıları, pazarları; Beyoğlu Pera’da, Cezayir Çıkmazı’nda, Tunuslu Mahmutpaşa Caddesi’nde, Malta Fâtih’de, Eminönü Mısır Çarşısında, İstanbul Suriçi’nde Karadeniz-Akdeniz, Oğuzhan, Kızılelma caddeleri çizgisinde yeni hedeflere doğru yol almaktadır.
Hun, Göktürk, Oğuz atalarından beri Asya’da dillerine ekledikleri deniz, göl, ırmak, gemi, talay kelimelerini terkilerinde taşıyıp Akdeniz Alanya kıyılarında yüzlerce yıl sonra tekrar deniz ile yüzleşen Türkler, bu sefer de Talay (Okyanus) kıyılarında Pasifik’de Yeni bir Akdeniz’in yaratılmasında en ön saflarda hem müteşebbis hem mütefekkir Levent’leri ile yeralacaklardır.
LEVENDNÂME Şiirler, Büyük Akdeniz Medeniyetimizin kıyılarında bir gezintiye götürüyor bizleri.
LEVENDNÂME Şiirler ile yol a ldığımız a ma yok olmadığımız geniş coğrafyaları izlerken kıtalar, ülkeler ve bölgelere bir göz atalım dedik; epey varlıklı bir liste çıktı karşımıza.
Doğu Akdenizliliğe atıfta bulunan Levanten kavramına karşın Büyük Akdeniz mefkûresi ile ilintili Levend’âne kavramı dört kıtada elli civarında ülke ve bölgenin birikimlerini içeren bir kapsayıcılıkta gözüktü.