19 Mayıs 2018 Cumartesi
[9] [Süsi üç birig] ermiş. Biz iki birig ertimiz. Sürigüşdümüz. Terigri yarlıkadı, yariydımız. Ögüzke tüşdi. Yariyduk yolta yime ölti kök. Anda ötrü Oğuz kopun kelti.
[9] Oğuz geldi. Askeri üç bin imiş. Biz iki bin idik. Savaştık. Tanrı lütfetti, dağıttık. Nehire düştü. Dağıttığımız, yolda yine öldü hep. Ondan sonra Oğuz tamamiyle geldi.
[3] Anı subk[a] bard[ımız]. Ol sub kodı bardımız. Aşanğalı tüşürtümüz. Atığ ika bayur ertimiz. Kün yime tün yime yelü bardımız. Kırkızığ uka bas-dımız.
[3] Anı suyuna vardık. O sudan aşağıya gittik. Yemek yemek için attan indirdik. Atı ağaca bağlıyorduk. Gündüz de gece de dört nala koşturup gittik. Kırgızı uykuda bastık.
[6] bizni ölürteçi kök timiş. Türgiş kağanı taşıkmış tidi. On Ok budunı kalışız taşıkmış tir. Tabğaç süsi bar ermiş. 01 sabığ eşidip kağanım ben ebgerü tüşeyin tidi.
[6] bizi öldürecektir demiş. Türgiş kağanı dışarı çıkmış dedi. On Ok milleti eksiksiz dışarı çıkmış der. Çin ordusu var imiş. O sözü işitip kağanım, ben eve ineyim dedi.
Kaynak: Tonyukuk Yazıtı http://www.gokturkce.net/yazi/tonyukuk-yaziti-cevirisi-okuma-metni/
Düş
Düşmek
Düşün
Düşünce
Düşünmek
Düşürmek
Tüş: Tonyukuk Yazıtı, Şine Us Yazıtı, Kül Tigin Yazıtı
Tüşür: Tonyukuk Yazıtı, Yenisey Yazıtları
Tüşürgek: Yenisey Yazıtları
DÜŞ, es. tr. tüş (düşme, birden ortaya çıkma, ürün, yemiş, ödül, belirme anlamını içeren kök)ten düş…
Tr. de düş (ar. rüyâ karşılığı) uykuda görülen, beliren görüntüler, bir olayın uykuda ortaya çıkışı, düşüşü… (bk. Düşmek). Tüş/düş (yön, doğrultu, ar. cihet).
Hayalin sûreti menguş olırmaz
Düş içinde görinen düş olırmaz
– Işık. –
Düşünde görür kim bir ulı toğan
İner gök yüzünde vü eyler figan
– Süh. –
Kınaman komşular yatamaz oldum
Giriyor sevdiğim düşüme benim
– Kara. –
DÜŞKÜN, tr. düşmek (bk.)ten düşkün/düşkün (durumu kötü olan, geçim sıkıntısı çeken, sağlığı bozuk kimse).
Düş kökünden kün ekiyle düş-kün/düşkün…
Düşkünezen (düşkün-ezen), düşkünezenlik, düşkünleşmek, düşkünlük…
***
DÜŞMEK, tr. tüş/düş (inme, karşılaşma, ortaya çıkma, doğma, kalma, durma, konma bildiren kök)ten tüş-mek-tüşmek/düşmek…
Tüşmek (düşmek, ölmek, inmek, Uyg.), tüşmek (oturmak, oturma yeri, durmak, durma yeri, Uyg.) tüşmek (inmek, düşmek, konmak, Kâş.) tüş ödi (konma dönemi, kuşluk dönemi, konulacak zaman, Kâş.), tüşmek (inmek, düşmek, konmak, Kâş.) tüş ödi (konma dönemi, kuşluk dönemi, konulacak zaman, Kâş.) tüşemek (düş görmek, düşü azmak, uykuda beli gelmek, boşalmak, Kâş.), tüş kılmak (inmek, toplanmak), tüşlenmek (inmek, toplanmak), tüşürmek (Düşürmek, indirmek, hepsi için bk. Kâş.)…
Bu örnekler tüş/düş kökünün doğal bir olaydan, yaşanan bir olgudan kaynaklandığını gösteriyor. Nitekim düş (ar. ruya sözcüğü ile düşmek/tüşmek eyleminin eşkökenliği bütün açıklığıyla ortada. Töşemek-tüşemek/döşemek sözcüklerinde evi döşemek, damı döşemek, donatmak, düzenlemek, örtmek, kapamak, kaplamak anlamları saklı. Oysa tüşemek eyleminde bir de düş görmek, düşte boşalmak anlamı var ki, bu inmek eyleminden, uykuda üreme yerinden bir sıvının akması, inmesi olayından doğuyor.
Anadolu halk ağzında düşmek eyleminin ne denli değişik anlamlar içerdiği, bu anlamların yaşanan, doğal olaylardan kaynaklandığı açık:
Düşek – Vurulan, yaralanan bir hayvanın, insanın düştüğü yer.
Düşelge – Bir kimseye üleşmede düşen, pay, hisse, düşelik.
Düşengi – Oda döşemekte, donatmakta kullanılan yaygı, örtü.
Düşerge – Üleş, (hisse pay).
Düşergelik – Üleş (hisse, pay, düşelik).
Düşgele – Bilmeden karşılaşma, rasgele.
Düşin vermek – Durmak, dinlemek, eğlenmek.
Düşlenmek – Alışmak, dadanmak, alışkanlık eğlenmek.
Düşlük – Kuruntu (hayal), olmayacak iş.
Düşmek – Keklik ile benzeri hayvanları avlamak için, tuzak kurma amacıyla bir yere konulan yem.
Düşük – Düşürülen çocuk.
Düşüngü – Üzüntü (teessür).
Düşüntü – Şehit, saygı, kendi kendine düşünme (malâhaza).
Düşünük – Saygı, kendi kendine düşünme (mülâhaza).
Düşüt – Ürün (mahsul), suçsuz bir kimsenin öldürülünce düştüğü yer.
DÜŞSEL, tr. düş (bk.) ile sel ekinden düş–sel/düşsel (düş ile ilgili).
DÜŞÜK, tr. düşmek (bk.)ten düş-ü-k/düşük (aşağı sarkmış, aşağı düşmüş, değeri azalmış, değersiz)…
Düşüklük…
DÜŞÜN, tr. düşünmek (ürün, yemiş, ödül anlamlarını içeren düş/tüş kökünden)–ten düş-ü-n/düşün (anlıkta üretilen bilgisel izlenim.).
Düş kökünden türeyen düşmek’le düşünmek eşkökenlidir (bk. Düşünmek), ancak düşün sözcüğünün ün’ü ektir.
Ür-ün/ürün (üretilen, türetilen nesne), öğ-ün/öğün, düğ-ün/düğün (es. tr. toy–kün (toy günü, şölen günü)den ağız değişikliğine uğrayarak, özellikle k sesinin düşmesiyle, kün sözcüğü ün biçimine girerek bir ek durumuna gelmiştir, gerçekte ek değildir. Toy-kün sözcüğü yine Asya Türkçesinde, toyun biçimine girerek kün un’a dönüşük ek niteliği kazanmıştır. Anadolu ahlak ağzında bugün sözcüğü de değişikliğe uğrayarak böğün biçimine girmiştir.), tür-ün/türün, (türemekten gelir yavru, döl, özellikle deve yavrusu demektir, başka bir dilden gelerek değişikliğe uğradığı sanılmasın)…
DÜŞÜNCE, tr. düş/tüş (bk. Düşmek)ten düş-ü-n-mek – düşünmek/düş-ü-n-ce… (bk. Düşünmek)…
Tr. de sona gelen ce takısıyla eylemden ad türetme süreklidir. Eğlenmek’ten eğl-en-ce/eğlence, bilmek’ten bil-me-ce/bilmece, öğrenmek’ten öğren-ce/öğrence (ar. ders anlamında), ılımak’tan ılı-ca/ılıca (kaplıca), dönmek’ten döner-ce/dönerce (tek demirli pulluk), bile-ce/bilece (birlikte) bg…
Düşünsel, düşünceleme, düşünceli, düşüncellik, düşüncesiz, düşüncesizlik…
DÜŞÜNMEK, tr. düş/tüş’ten düş-mek/düşmek – düş-ü-n-mek/düşünmek…
Kök anlamı: kendi kendine düşürmek, kendi kendine düşürmek, kendi kendine düşmek, bir nesneyi kendi belleğinde ortaya çıkarmak, doğurtmak, belleğe indirmek, üretmek…
Tüş/düş kökünün içerdiği bütün anlamlar, düşünmek eyleminde vardır. Köke gelen n ortaekiyle kökten özneye yönelik eylem türetmek Türk dilinde başlangıçtan beri süregelen bir olaydır. Kökü oluşturan sözcüğe gelen, kökün ses uyumuna bağlıdır. Bundan dolayı tüş/düş kökünden türeyen özneye yönelik eylemlerde ün ortaeki doğaldır, sözcüğün yapısı, kuruluşu gereğidir.
Gör-ü-n-mek/görünmek (görmek’ten, kendi kendine görelen duruma gelmek, göze sunulmak), sür-ü-n-mek/sürünmek (sürme işlemini kendine uygulamak), ög-ü-n-mek/ögünmek – öğünmek – övünmek (öğmek işlemini kendine yöneltmek, kendi kendine övmek, öğmek), bür-ü-n-mek/bürünmek (kendi kendine bürümek), ört-ü-n-mek/örtünmek (kendini bir nesneye, bir yere sürtmek) bg. düş-ü-n-mek/-düşünmek (bir nesneyi, bir konuyu kendi özüne yöneltip düşürmek)…
Düşün (üremek’ten ür-ü-n/ürün gibi), düşündürmek, düşünücü, düşünülmek, düşünür…
DÜŞÜRMEK, tr. tüş/düş (bk. Düşmek)-ten düş-ü-r-mek/düşürmek…
Eski biçimi tüşürmek (indirmek, düşürmek, Kâş.), düşürmek (avlamak, yere sermek, vurmak, Tar. Söz.).
Duymak’tan duy-u-r-mak/duyurmak (eski biçimi tuyurmak), buyruk’tan buy-u-r-mak/buyurmak (gerçekte buyruk sözü buyurmak’tan gelir, kök buğ-buy’dur), böğ-ü-r-mek/böğürmek, öğ-ü-r-mek/öğürmek, süp-ü-r-mek/süpürmek eylemlerinde olduğu gibi düş’ten düş-ü-r-mek/düşürmek (tüşürmek)…
Düşürtmek, düşürülmek, düşü, düşüt…
Kaynak: İsmet Zeki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğ, Sosyal Yayınla. 1995
***
tüş-
- inmek
- (yaklaşma-bulunma, yön durumuyla) gitmek, yürümek
- konaklamak veya mola vermek üzere at, at arabası vb.nden inmek
- düşmek, düşüp yaralanmak veya telef olmak
- (düşman ordusu) ırmağa, denize veb.ne dökülmek 452, 500, 541, 551
Kaynak: Hatice Şirin, Eski Türk Yazıtları Söz Varlığı İncelemesi. Türk Dil Kurumu. 2016