Ana SayfaLiderlikLider’lerBüyük Asya'dan İznik'e ve Üsküdar'a Göçümüz 234 Yıllık Muhteşem Bir Yürüyüştür. (840-1234)

Büyük Asya’dan İznik’e ve Üsküdar’a Göçümüz 234 Yıllık Muhteşem Bir Yürüyüştür. (840-1234)

“Türkler, tarih boyunca farklı sebeplerle ana yurtlarından değişik bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Türklerin ana yurttan ilk göçlerinin, MÖ XVI. yüzyılda başladığı, MÖ XII. yüzyıl ve MS IV-IX. yüzyıllar arasında yoğunlaştığı bilinmektedir.” http://www.tarihbilimi.gen.tr/makale/orta-asya-turk-goclerinin-sebepleri-ve-sonuclari-2/
“Türklerin topluca İslâm dinine ve medeniyeti çevresine girmeye başladıkları X. yüzyılda Türklük dünyası siyasî bakımdan tamamen parçalanmış, Türk toplulukları da birbirleriyle mücadele eder durumdaydı. Daha doğrusu, bu yüzyılda, Orta Asya’nın tamamına ve Türk topluluklarının hepsine birden hükmeden bir Türk devleti bulunmuyordu. Türklük dünyasındaki sonu gelmez iç mücadeleler de, zaman zaman Türk topluluklarının bölünmelerine ve göç etmelerine yol açıyordu. Çünkü, mücadeleyi kaybeden taraf, genellikle kendisine yeni bir yurt aramak zorunda kalıyordu. Başka bir ifade ile onlar, istiklâllerini değil, yurtlarını fedâ ediyorlar ve üzerinde hür olarak yaşayabilecekleri yeni bir yurt arayışına çıkıyorlardı. Yeni yurt arayışı için yapılan göçler, Orta Asya içinde herhangi bir bölgeye olabileceği gibi, Orta Asya dışında başka bir ülkeye de olabilmekteydi. X. yüzyılda Orta Asya’da Türk göçlerinin hemen hemen tek bir istikâmeti vardı; o da batı idi. Esâsen, batıya, yani Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara, Orta Avrupa’ya ve Balkanlar’a olan Türk göçleri Hunlardan beri devam ediyordu. XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren buna bir de İslâm ülkeleri üzerinden Bizans’a ait Anadolu eklendi.X. yüzyılda, Türk dünyasını temsil eden büyük Türk topluluklarından biri de Oğuz Türkleri idi. Bu yüzyılda Oğuzların Hazar denizi ile Seyhun (İnci/Sir Derya) nehrinin orta yatakları arasındaki sahada bağımsız bir devletleri vardı. O zaman Seyhun nehrinin kuzeyindeki sahaya “Oğuz Bozkırı” denmekteydi. Yarı göçebe, yarı yerleşik hayat yaşayan Oğuzların, Seyhun havzasında Yenikent, Cend, Suğnak, Karnak, Sapran, Sütkent, Karaçuk (Farab) ve Barçınlığkent adları ile anılan birçok şehirleri bulunuyordu.” https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=366694&/Sir-Derya-(Ceyhun)-Boylar%C4%B1ndan-Anadoluya:-O%C4%9Fuzlar-(T%C3%BCrkmenler)-/-Prof.-Dr.-Salim-Koca-
“552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin’de hükümdarlık sürdürmüş bir Türk devletidir.[1]” https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6kt%C3%BCrk_Ka%C4%9Fanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
————————-,

İçinde: İbrahim Sarı: Türk Tarihi. İstanbul. 2016. https://books.google.com.tr/books?id=wK4DDAAAQBAJ&pg=PA274&dq=orta+asya+g%C3%B6%C3%A7+t%C3%BCrkler&hl=tr&sa=X&redir_esc=y#v=onepage&q=orta%20asya%20g%C3%B6%C3%A7%20t%C3%BCrkler&f=false
—————————————,
“D. Milâttan Sonra Orta Asya’nın Dışına Yapılan Türk Göçleri:
……………….,
1. Çin’e ve Hindistan’a Yapılan Türk Göçleri
……………….,
2. Karadeniz’in Kuzeyine, Balkanlar’a ve Orta Avrupa’ya Yapılan Türk Göçleri
……………….,
A. Kuzey Yolu
……………….,
B. Orta Yol

Orta yol üzerinden yapılan göçlere ve yayılmalara gelince, bu yol tarihin çeşitli dönemlerinde Türkler tarafından defalarca zorlandı. Fakat İran’da bulunan güçlü devletler bir türlü yıkılıp aşılamadı. VI. yüzyıl içinde doğudan Göktürklerin, batıdan da Bizans’ın sıkıştırmaları sonucunda oldukça zayıf düşmüş olan İran Sâsânî Devleti, Araplar tarafından tamamen çökertildi (Kadisiye Savaşı, 636; Nihavend Savaşı, 642). Böylece Türk topluluklarına yeni bir yol daha açıldı. “Orta yol” adı verilen bu yol, Türklük için en hayırlı yol oldu. Çünkü Çin’e, Hindistan’a, Balkanlar’a ve Orta Avrupa’ya giden Türk toplulukları, içine girdikleri çevrede gittikçe eriyerek millî kimliklerini tamamen kaybetmelerine karşılık, “orta yolu” takip ederek Orta Doğu İslâm ülkelerine hâkim olan ve Anadolu’yu fethedip, burada yeni bir vatan kuran Türk toplulukları, hem siyasî istiklâllerini hem de millî kültürlerini bütünüyle korudular.52” https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=362506

“Türk Göçleri, tarih boyunca doğudan batıya doğru gerçekleşmiştir. Bu istikamet içerisinde bazı Türk kavimleri Hazar’ın kuzeyinden Avrupa’nın içlerine kadar yönelirken-Bulgar-Kuman-Kıpçak ve Çağatay dil grubu-, bir kısmı da İran üzerinden Anadolu ve Orta Doğu’ya göç etmişlerdir- daha çok batı Türkleri’nden Oğuz boyları-.” http://www.notdelisi.com/orta-asya-turk-gocleri-1713/

“Sonuç olarak Selçuklu devletinin kuruluşuna kadar Horasan, Irak, Azerbaycan, el-Cezire ve Suriye havalisine çeşitli göç dalgalarıyla akan Türkler,” http://dergisosyalbil.selcuk.edu.tr/susbed/article/viewFile/371/353

“Oğuzlar 10. yüzyılda Sir-i Derya (Seyhun) ile Hazar Denizi’nin doğusu ve Aral Gölü arasındaki bölgede yaşarken Kınık boyu da bunların arasında Sir-i Derya suyunun ağzına yakın oturmakta idi. 10. yüzyılın başında Oğuz Yabgu Devleti’ni “Yabgu” unvanı taşıyan bir hükümdar idare etmekte idi. Selçuklu ailesinin atası olan Temir-Yalıg (Demir yaylı) lakablı Dukak (veya Dokak)’ın Müslüman olduğu rivayeti de vardır. Dandanakan Muharebesi ile Horasan’ı Gaznelilerden alacak olan Tuğrul ile Çağrı Beyler ise Mikâîl’in oğullarıdır..[1][2]” https://tr.wikipedia.org/wiki/Sel%C3%A7uklular

“10. yüzyılda Oğuzlar Orhun bölgesinden Seyhun nehri kıyılarına ve 11. yüzyılda Ma-veraünnehir üzerinden İran’a ve Anadolu’ya göç ettiler. Bilindiği gibi Maveraünnehir Ceyhun ve Seyhun (Amuderya ve Sırderya) havzalarını içine alır.” http://www.dilimiz.com/tarih/anayurt.htm

“IX. ve Xl.yy’lar; Peçenek, Kuman ve Uz’ların Doğu Avrupa ve Balkanlara göçleri. X.yy’da Oğuzların, Orhun bölgesinden Seyhun kıyılarına ve Xl.yy’da Maveraünnehir üzerinden İran’a ve Anadoluya göçleri.

Bu göçler içinde en etkili ve sürekli olanı, XI .yy’da başlayan Türk göçleridir. Türkler bu göçlerle, yeni bir kültür çevresiyle temasa gelmişler, Müslüman olmuşlar ve Ön Asyada büyük Türk devletleri kurmuşlardır.” http://www.turktoresi.com/viewtopic.php?f=2&t=2268

“Türkmenbaşı’nın ölümü bana 1000 yıl önce Ortaasya’dan Anadolu’ya yolculuğumuzu ve arkada kalan akrabalarımızı hatırlattı.
Proto-Moğollar’dan, Kıtaylar’ın 924’te Orhun havalisine hâkim olmalarıyla birlikte, bu bölgedeki Türk boyları birbirlerini sıkıştırarak Batı’ya doğru göç etmeye başladılar. 1027’ye gelindiğinde artan Kıtay baskısı sonucu Türkler’in Batı’ya göçü büyük bir sel hâlini almıştı. Kay ve Kıpçak baskısı ile atalarımız Oğuzlar da yurtlarından ayrıldılar. Şamanî Peçenek ve Oğuzlar, Doğu ve Orta Avrupa’ya, Balkanlar’a; Müslüman Oğuzlar ise Maveraünnehir’e, Horasan’a ve diğer İslâm ülkelerine göç ettiler. Oğuzlar, 1040’da Dandanakan’da Selçuklular’ın idaresinde Gazneliler’i yenip, kendi devletlerini kurdular. Ancak Orta Asya’dan yüz binlerce Türk, Moğol kabilelerinin tazyiki ile Batı’ya göçe devam ediyordu. Maveraünnehir bölgesi onları barındırmaya yetmedi ve yeni bir yurt aramaya başladılar.

Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce Oğuzlar’dan kopan bir kısım boylar Azerbaycan, Güneydoğu Anadolu ve Irak’a gitmişlerdi. Göktaş, Buka, Mansur ve Anasıoğlu idaresi altındaki Türkmenler, Cizre ve Diyarbakır havalisi ile Musul’u ele geçirmişlerse de, uzun süre buralarda hâkim olamadılar ve Azerbaycan’a geri döndüler.” (Afyoncu, Erhan: “Oğuzlar’ın/Türkmenler’in büyük yolculuğu”. http://www.nuveforum.net/190-orta-asya-turk-tarihi/10201-oguzlar-turkmenler-buyuk-yolculugu/ )

“Selçuk’un göçüne Karaçuk eteklerindeki boydaşları ile birlikte hatırı sayılır bir Oğuz kitlesi de katıldı. Bir kısmı Selçuk’un yanına, bir kısmı da Sogd Semerkant denilen bölge ile Buhara ve Nurata bozkırlarına saçıldılar. Bu göç, Selçuklu ailesi önderliğindeki Oğuzların Turan’dan İran’a geçişinin ilk adımıydı.” http://www.genelturktarihi.net/selcuklu-yolu

“Özellikle X. asrın ikinci yarısından itibaren Seyhun boylarından Mâverâünnehr’e ve oradan da Horasan ve Anadolu’ya doğru göç eden ve genel olarak Türkiye Türklüğü’nü teşkil eden Türk boylarının Müslümanlığı, bu asırlarda Orta Asya’daki yaşam ve yaşananlarla yakından ilgilidir” http://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/HUNKAN-%C3%96mer-Soner-X-XIII.-Y%C3%9CZYILLARDA-ORTA-ASYA%E2%80%99DA-T%C3%9CRKLER-VE-%C4%B0SLAM-N%C3%9CM%C4%B0ZMAT%C4%B0K-VER%C4%B0LER-VE-%C4%B0SLAM-KAYNAKLARINA-G%C3%96RE.pdf

“Türk boylarıyla ilgili bilgi verir. Bu boylardan en kalabalık olanı Oğuzlar ile Kıpçaklardı. XI. yy.’ın ikinci yarısından sonra Oğuzlar, Siriderya (Seyhun) boylarından Ön Asya ve Anadolu’ya; Kıpçaklar da İrtiş havzasından Hazar Denizi ve Karadeniz’in kuzeyindeki ovalara kütleler olarak göç ettiler.” http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/396492/Dort_bin_yili_askin_gecmisiyle_Turkler.html

“Bazı Türkler anayurttan göç etmemişlerdir. Seyhun, Ceyhun, İli, İrtiş, Tarım ve Çu bölgelerinde yaşamışlardır. Bu topraklarda zamanla birçok büyük devlet kurmuşlar, kültür ve uygarlık alanında önemli gelişmeler göstermişlerdir.” http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/396492/Dort_bin_yili_askin_gecmisiyle_Turkler.html

“Orta Asya’nın neresinden Anadolu’ya geldik?
1071 Malazgirt muharebesiyle Anadolu’yu Bizans’tan fetheden ve Türk’ün ikinci anayurdu hâline getiren Selçuklular’ın yurdu, Aral gölü kuzeyi ve Aral ile Hazar arasında Üst Yurt denen bölgededir. Burası bir milyon kilometrekareye yakın bir bozkırdır.

Bugünkü Kazakistan’ın güneybatı bölgesidir. Burada Türkler’in Oğuz denen ve en büyük boyu, çok daha doğudan, bugünkü Moğolistan topraklarından gelerek bir devlet kurmuş ve Gök Tanrı dinini bırakarak Müslüman olmuştu.
Selçukoğulları denen ve Dünya tarihinin akışını değiştiren ulu hânedan, bu Oğuz devleti içinde Kınık boyunun beyleri idi. Aynı zamanda irsî olarak devletin sübaşılık denen ordu komutanlığını ellerinde tutuyorlardı. Selçukoğulları, yabgu titrini taşıyan Oğuz hükümdarı ile anlaşmazlığa düştüler. Oğuzlar’ın peşlerine taktıkları kısmı ile Sır Deryâ nehrini güneye doğru atlayıp Mâverâünnehr’e geçtiler. Oradan Horasan’a ilerlediler. 1040 yılında Türk büyük hâkanlık tahtı, Selçukoğulları’ndan Sultan Tuğrul Bey’e geçti.

Açık denizlere çıktık

Bugünkü İran’ı, Irak’ı, Kafkasya’yı da fetheden Selçukoğulları’nın Oğuzları, Anadolu’ya girdiler. Sultan Tuğrul Bey’in yerine geçen yeğeni Sultan Alp Arslan, Malazgirt’te Bizans ordusunu yok ederek Anadolu’nun fethini hazırladı.
Sultan Alp Arslan’ın yerine geçen oğlu Sultan Melik-Şah, önce Kafkasya’da Karadeniz’in doğu kıyılarına ulaştı. Kılıcını ordusunun gözleri önünde Karadeniz sularına batırıp çıkardı. Cenâb-ı Hakk’a şükretti.

Sultan Melik-Şah, birkaç yıl sonra Suriye’de Akdeniz’in doğu kıyılarına ulaştı. Kılıcını ordusunun gözleri önünde Akdeniz sularına batırıp çıkardı. Cenâb-ı Hakk’a şükretti.

İlk Defa Donanmalar Kuruldu

Selçuklular, hem Karadeniz’de, hem Akdeniz’de bir ara Ege Denizi’nde (Çaka Bey) ayrı donanmalar kurdu. 11. asrın son yıllarıdır. Türklerin daha önceki tarihlerinde aslâ donanma diye bir şeyi yoktur. Ne yapmışlarsa çok kudretli orduları ile yaptılar. Donanma sahibi tek Türk devleti Selçuklu-Osmanlı yani Türkiye devletidir.

Bu suretle Türkler, 840 yılında bugünkü Moğolistan’dan, yaşlı gözlerle ebediyen bıraktıkları tarihî başkentleri Ötüken’den ayrılıp 1074’de İznik’e ve Üsküdar’a geldiler. 234 yıllık muhteşem bir yürüyüştür. Daima ve hiç hedef şaşmadan batıya doğru gitmişlerdir. Sonra açık denizlere, Atlas ve Hind Okyanusları’na, hatta Açe’de Pasifik’e çıktılar.”

http://www.turkalemiyiz.com/Home/Getturkistan?categoryid=3&aid=983

“İbn ül-Esir, Halife El-Mehdî döneminde, (775-785) Oğuzlar’ın Maveraünnehir bölgesine geldiklerini bildirmiştir. Oğuzlar, 9. yüzyılın ikinci çeyreğinden beri Seyhun Irmağı dolaylarında yaşamaktaydılar. Oğuz Yabguluğu ise Oğuz Türkleri’nin, 10. yüzyıl’ın ilk yarısında, kışlık merkezi Yenikent olarak kurdukları bir devletti.[1]” https://tr.wikipedia.org/wiki/O%C4%9Fuz_Yabgulu%C4%9Fu
“Her ne kadar Oğuzların Seyhun (Sır Derya bolarına) 775-785 (Halife el Mehdi zamanı) dolaylarında geldikleri tahmin edilse23 de onların Türgişlerin devamı olduğu tarihî süreç açısından daha doğrudur24. Bilindiği gibi 766 yılından sonra Uygurların baskısıyla Tanrı Dağları Isık Göl-Yedisi-Çu-Talas havalisine gelen Karlukların sıkıştırmasıyla Türgişler daha da batıya Sır Derya boylarına ve kuzey batıya doğru kaymışlardır.

Bu bölge zaten Türgiş, onun da öncesinde Batı Gök-Türk ülkesi toprakları idi. Muhtemelen 603 dolaylarında verilen Töles boyları daha sonra On Okları yani Seyhun Oğuzlarını oluşturdular. IX. asırda Oğuzların varlığı artık İslâm kaynaklarında iyice belirginleşmektedir25.

Artık İsficâb şehrinden Hazar denizine uzanan Mangışlak dâhil geniş bir alan Oğuzların yurdu olarak ortaya çıkmaktadır. Mangışlak’ta güney sınır Gürgenç (Curcan) idi.

Siyah-kûh (Karadağ) yarım adası tamamen Oğuzlar tarafından işgal edilmişti. Özellikle Gürgenç sınırındaki Jit kasabasından sınır başlıyordu26. Doğuya doğru gittikçe Aral

——————–,
23 Kafesoğlu, s. 143; Sümer, s. 49.
24 bk. Salman, Türgişler, s. 12-94; ayrıca W. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan (terc. H. D. Yıldız), İstanbul 1981, s. 258.
25 İbn Hurdadbih’ten naklen Şeşen, s. 154,184; Sümer, s. 46; Kafesoğlu, s. 144.
26 İstahrî’den naklen R. Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1987, s. 155; Sümer, s. 46.
———-,
AHMET TAŞAĞIL
28

Gölünün güneyindeki Baratekin kasabasına varıyordu. Buhara’nın kuzey sınırlarına kadar yayılan Oğuzların esas ağırlık merkezi Seyhun (Sır Derya) boylarıydı. Karaçuk adıyla kaynaklarda geçen Karadağların (Karatav) kuzeyindeki Sozak, Oğuzların en doğdaki şehirleri olmalıdır. Kuzeyde sınırlar İtil ve Cim-Emba Irmağının kuzeyine ulaşıyordu. Sır Derya boyundaki diğer Oğuz şehirleri Yenikent, Cend, Barçınlıg-kend, Sığnak, Karnak, Süt-kent, Savran (Sabran), Aşnas, Otrar (Farab), İkan, Özkend, Sayram-İsficab belli başlı Oğuz şehirleri idi27. Zaten Dede Korkut ve Oğuz Destanla”rının konuları bu bölgede yani Sır Derya boyundaki Karadağlar’da geçmektedir28.” http://www.oguzlar.hacettepe.edu.tr/oguzlarbildirilertek.pdf

Derleyen: Bülent Ağaoğlu, Bibliyograf
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler