İnsanların yaşayış tarzlarının, kendi yapıp etmelerinden çok, coğrafi şartlara bağlı olduğu yer ve zamanlarda, her enlem dairesi, her deniz, göl veya nehir kıyısı, kısacası her yüzey şekli, üzerinde yaşayan insanlara, tabii olarak, kendi şartlarını sunmuş, onlan bu şartlarda yaşamaya, bu şartlarda yaşayabilmeleri için gerekli davranışları göstermeye ve bu davranışları göstermeyenleri ise göç etmeye zorlamıştır. Yaşayış şeklinin büyük ölçüde coğrafyaya bağlı olduğu eski devirlerde, insanlar, beslenme ve giyim-kuşamlarından inançlarına kadar, kültürlerinin bütün alanlarında yaşadıkları coğrafyanın rengine bürünmüşlerdir.
Üzerinde yaşayanlara balıkçı, avcı ve toplayıcı bir hayat tarzı sunan Avrasya kıtasının kuzeydeki ormanlık bölgesi, güneye doğru geçici bir çalılık kuşağıyla devam eder; buradan daha güneyde ise, açık ve otlu bozkırlar, Macaristan’daki Nagyalföld’den Moğo1istan’a ve Çin seddine kadar uzanır. 1 Bu bozkır kuşağı, üzerinde yaşayanlara, kuzeydeki ormanlık ve çalılık kuşaktan daha farklı ve daha çetin bir hayat tarzı sunar. Bozkır kuşağı çayır ve otlaklarının yaz ve kış ta değişen şartlan, yaşayışlarını sürdürebilmeleri konusunda, halkları konar göçer bir hayat tarzına zorlamış; böylece de yaşama kavgasının çetinliği, bu bölge halklarını yerleşik halklardan daha güçlü kılmış, onların yaşama sanatı bilgilerinin zenginleşmesine yol açmıştır.
İlk çağlardan beri, hem Türk hem de İrani kavimlerin yerleşim bölgesi olan bu bozkır kuşağındaki hakimiyet, M.S. 370’lerdeki Hun akınlarıyla birlikte kesin olarak Türk kavimlerinin eline geçmiştir. 2 Tarihin bildiği kadarıyla, Türk kavimleri, sadece bozkır kuşağının tek hakimi olmakla kalmamışlar, aynı zamanda, Çin, Kuzey Hindistan ve Orta Doğu’yu içine alan tarım kuşağını da, yurt edinmişlerdir. Dolayısıyla, Türk kavimlerinin tarih öncesinin karanlık devirlerinden beri bozkırın güneydeki tarım kuşağında da yaşadıkları bir gerçektir. Bunu ,elimizdeki dil verileri de açıkça ortaya koymaktadır. Başta arpa, buğday, burçak, vb. gibi tahıl bitkileri olmak üzere, birçok bitki adı ile ank, pulluk, s({-bClll, vb. gibi tarım kelimeleri, komşu dillerin birçoğunda Türkçeden alınmıştır.
Türkçenin, komşu dillere verdiği yiyecek ve giyecek kültürüyle ilgili kelimelere bir göz attığımızda, bozkır kuşağı insanlarının beslenmesinde temel rol oynayan et ve süt gibi hayvan ürünlerinin adları ile bu kuşak insanlarının giyim kuşam ham maddesi olan yün ve deriye dayalı giyecek adları kadar, tarım kuşağı insanlarının beslenmesinde temel rol oynayan bitki adları ile bu kuşak insanlarının giyim kuşam ham maddesi olan pamuk ve beze dayalı giyecek adlarının da bu dillere verildiğini, komşulara öğretildiğini görürüz. Türkçenin, komşularına, bir yandan tarım ve tahıla dayalı yiyecek, bir yandan da pamuk ve beze dayalı giyecek adlarını ve dolayısıyla bilgilerini sunmuş olması, bozkır kuşağı kadar tarım kuşağının da Türklerin yerleşim bölgesi olduğunu göstermektedir.
Türkçenin elimize geçen XIII. yüzyıla kadarki metinleri, Divanü Lugat-it Türk ve birkaç küçük metin dışında, tarih, devlet idaresi, din, iyilik ve kötülük, ağıt ve sevgi kavramlarıyla dolu ve dolayısıyla bir kültürün giyim-kuşam ve beslenme gibi alt tabakalarının çok üstündeki alanlarına ait oldukları için, bu devirlerin günlük hayatına ait ayrıntılı bilgi taşımamaktadırlar.
Giyim-kuşam, geçmişte de bugün de büyük ölçüde coğrafya ile ilgilidir. Beslenme, coğrafya kadar ekonomik hayatla da ilgili olduğu için, kültürlerin tasvirlerinde önemli bir ölçü olagelmiştir. 3 Bozkırın güneyindeki Asya’nın ve Orta Doğu’nun ana beslenme kaynağı tahıl ve ekmek iken, bozkır halklarının ana beslenme kaynağı ise, süt ve süt ürünleri olmuştur.
Türk ve İranı kavimlerden çok sonra bozkırın tarih sahnesine çıkan, beslenme kültürleri, cagcm idegen: ak yiyecek dedikleri süt ürünleri ile hClrcı idegen: kara yiyecek dedikleri et ürünlerine dayanan Moğol kavimlerinin sütten elde ettikleri yemekler de oldukça boldur: sü(n): süt; sütey / sütü: süt katılarak yapılan tatlı; subsu/ ayrag : kımız, kısrak veya ineğin mayalanmış sütü; arakı(n) : ayrandan yapılan içki; kirem / kü-m-e: sulandırıarak kaynatılmış süt; tarag : ekşimiş süt; cag-a : kaynatılmış tarag; horuca : üç defa damıtılmış sert süt konyağı; bocu: tortu, çökelek; cige(n) / cege(n) : kısrak sütünden elde edilen kımız; şar tos/ çöçgiyn tos : tereyağı, vb.4
Dediğimiz gibi, XIII. yüzyıldan önceki dil yadigarlarımız üst kültür alanlarına ait oldukları için, beslenmeyle ilgili malzemeye pek sahip değil iken, Divanü Lugat-it Türk’ün süt ürünleriyle ilgili kelimelerinin sayısı, on üçü isim, altısı fiil olmak üzere on dokuzu bulmaktadır: süt: süt; kayak / kanak: kaymak; igdük: süt1ü yiyecek; iprük : sütlü içecek; buldum: içine yaş veya kuru üzüm de konularak hazırlanan höşmerim; sag yag : tereyağı; udıtma : yaş ve taze peynir; süzme : yağsız ve kuru peynir; kurut / sugut : çökelek, yağı alınmış yoğurttan yapılan peynir; ayran : yayıktan geçirilmiş süt; yogrut : yoğurt; kımız: kısrak sütünün mayalanmasıyla elde edilen içecek; kor: kesilmiş sütün mayalanmasıyla elde edilen içecek; korlan- / bagırlan- / koyul- / udış- / biş- : mayalanmak, koyulaşmak, yoğunlaşmak. 5
Türkiye Türkçesinin, daha çok edebi eserlerin taranmasıyla elde edilen Tarama Sözlüğü’nde ise, sadece, siit, sütlü aş, ağız / angız / süt ağzı, ayran kurusu, kurut, çökek / çökelek, dorak / torak sözleri yer almakta, yoğurt ve ayran kelimelerine yer bile verilmemektedir.6
Türkiye Türkçesinin yirminci yüzyıl yazıcılarının eserlerine danışılarak hazırlanan ve bugünkü Türkiye Türkçesinin yazı dJj sözlüğü olan Türkçe Sözlük’te ise, sadece, ayran, çökelek, höşmerin, katık, kayrıak, kesik / kesmik, kurut, lor, peynir, süt ve yoğurt kelimeleri yer almaktadır,7
Eski Türk yazı dilinden Türkiye Türklerinin yazı diline doğru uzanan bu yolda, pek çok süt ürününü ve dolayısıyla bunların adlarını unutmuş olmamız, 4 Lessing, Ferdinand D., Mongoliwı – English Dictionary, Bloomington 1973.
5 Dankoff Robert – Kelly James, Mahmud el-Kaşgari, Türk Şiveleri Lügatı, Harvard 1985.
6 Tarama Sözlüğü, TDK Yay., Ankara 1963-1977.
7 Türkçe Sözlük I-IL, TDK Yay., Ankara 1988.
J 70 Türkçenin Süt Ürünleriyle ilgili Sözleri Üzerine
kolayca, yerleşik hayatın, hayvanı, bitkinin yanında ikinci plana ittiği ve dolayısıyla beslenme geleneğini değiştirdiği şeklinde yorumlanabilir; fakat bilindiği gibi, Türkiye Türkçesinin yazı dili dışındaki sözlerinden oluşan Derleme Sözlüğü, yüzün üzerinde süt ve süt ürünleriyle yapılan yiyecek ve içecek adını barındırmaktadır. 8 Derleme Sözlüğü süt ürünleriyle ilgili epeyce kelime barındırmasına rağmen, gerek bozkırda yaşayan diğer Türk şivelerinin bu konudaki zenginliğine, gerekse Türkçenin Rus, Macar, Fars ve çeşitli Balkan dillerine verdiği kelimelerin çokluğuna bakınca, süt ürünleriyle beslenme geleneği gibi bu ürünlerin adlarının büyük bir kısmını da bozkırda bıraktığımız açıktır.
Prof Dr Günay Karaağaç
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tdded/article/viewFile/5000132759/5000121608
Gündoğusundan Günbatısına Bozkır Halklarının Göçü (Karoly Czegledy)
Gündoğusundan Günbatısına Bozkır Halklarının Göçü (Karoly Czegledy)
Kategori | : Prof.Dr.Günay KARAAĞAÇ |
Yorum | : 0 |
Okuma | : 2290 |
Bozkır halklarının göçü, M.Ö. II. – M.S. VI. Yüzyıllar arasında, Polonya bozkırlarından Çin Seddi’ne kadar uzanan bozkır kuşağından batıya ve güneye yönelen halk göçlerini konu edinmektedir.Bu bozkır kuşağının hemen güneyinde yer alan, Fransa ve İtalya’dan Iran ve Çin’e kadar uzanan tarım kuşağı ülkelerinin tarihleri, kuzeyden gelen kavimlerin hikayeleriyle doludur.18.yüzyıla kadar efsanevi bir dille sözü edilen bu olayların araştırılması, bilhassa runik Türk yazıtlarının 19.yüzyılın son çeyreğinde çözülmesiyle gerçek bir zemine oturmuş oldu.Gündoğusundan günbatısına gerçekleşen bu olayları, konunun en önemli bilicilerinden olan Kâroly Czegledy’nin kaleminden dinleyelim.
By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Şubat 03, 2017