Ana SayfaGenelAkrabalık bağları ile ilgili kelimelerin kökenleri

Akrabalık bağları ile ilgili kelimelerin kökenleri

Akrabalık bağlarını tanımlayan “anne, baba, yenge, amca, bacanak, baldız, görümce vb.” gibi kelimelerin kökenlerine dair güzel bir zincir yapalım. Herkes ateşin başındaki yerini alsın.

Akrabalar en yakınımızda olanlardır, zaten akraba kelimesi Arapça krb kökünden gelen akriba “yakınlar” kelimesiyle dilimize geçmiştir. Aile içerisindeki yakınlık ilişkileri dilimizde çeşitli şekillerde adlandırılmış, ilgili kelimeler hayatımızı her anlamıyla sarmıştır.

Dede, teyze, anne, hala ve daha nice kavram dilimizde oldukça güçlü bir yer edinmiş, günlük konuşmalar bu “hitap” üzerine kurulmuştur. Toplumumuz için hiç tanımadığı orta yaşlı bir hanıma “teyze”, orta yaşlı bir beye “amca” demek oldukça olağan bir durumdur.

Anne: Duyulduğunda dahi içimizde çiçekler açtıran bu kelime Eski Türkçe ana “çocuğu olan kadın veya bu duyguyla sarınmış olan kadın” kelimesinden gelmektedir. Ana veya anne kelimesi çocuk dilinde “na-na” söyleminden yansıma olarak türetilmiştir. Çocukların henüz konuşmayı bilmediği veya konuşmayı yeni öğrendikleri evrede söyledikleri anlamsız sözler “çocuk dili” olarak tanımlanmaktadır. Anne kelimesi de bu evrenin bir ürünüdür ve dile böyle yerleşmiştir. Anne kelimesi Türkçede “apa” ve “aba” halleriyle de kullanılmıştır.

Baba: Anne kelimesinden hemen sonra ve en az onun kadar sıcak şekilde dillendirdiğimiz “baba” kelimesi de dilimize çocuk dilinde yansıma kelime olarak geçmiştir. Eski Türkçe baba “çocuk sahibi erkek” kelimesinden gelen baba, çocuk dilinde “ba-ba” ses yansımasından türetilmiştir. Kelime dilimizde buba, babo, babı, babuş, bobo gibi çeşitli şekillerde söylenmiştir.

Dede: Takkesi, şapkası veya bastonuyla hafızamızda yer edinen, annenin veya babanın babası olarak tanımlayacağımız “dede” çocuk dilinde de-de “torunu olan erkek” kelimesinden türetilmiştir. Dede kelimesi dilimizde dedo, dide, dedem, dada vb. şekillerde söylenmiştir.

Nene: Basma elbiseleri, belki eşarbı, belki de ak saçlarıyla hafızamıza kazınan, annenin veya babanın annesi olarak tanımlayacağımız “nene” çocuk dilinde ne-ne “torunu olan kadın” kelimesinden türetilmiştir. Nene kelimesi dilimizde nine, neno, neni vb. şekillerde söylenmiştir.

Ağabey/Abi: Bizden büyük erkek kardeşimize hitap ederken kullandığımız “abi” kelimesi “ağabey” kelimesinden bozmadır. Ağabey, Eski Türkçe ağa “büyük kardeş ve saygın kişi” ve bey “baş, şef, efendi” kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuştur.

Abla: Bizden büyük kız kardeşimize hitap ederken kullandığımız “abla” kelimesi Eski Türkçe apa- “büyük kadın, hanım” kelimesinden ekle türetilmiştir. Abla kelimesi dışında “büyük kız kardeş”i tanımlamak için kullanılan bir başka kelime “ece”dir. Eski Türkçe ece “saygın (özellikle kadın), büyük (özellikle kadın)” anlamına gelmektedir. Kelimenin “teyze” anlamında kullanımı da mevcuttur.

Hala: Babamızın kız kardeşini ifade ederken kullandığımız “hala” kelimesi esasen babamızın değil annemizin kız kardeşini ifade etmek için kullanılır. Hala kelimesinin “babanın kız kardeşi” anlamı dilimize özgüdür. Hala, dilimize Arapça hvl kökünden hāla “teyze, annenin kız kardeşi” kelimesinden geçmiştir. Hala kelimesi dışında dilimizde aynı anlamda “bibi” kelimesi de oldukça yaygın şekilde kullanılır.

Teyze: Annenin kız kardeşini ifade ederken kullandığımız “teyze” kelimesi Eski Türkçe tay “akraba” ve ece/eye “saygın kadın, büyük kadın” kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuştur. Kelimenin “akraba olunan saygın” kadın anlamı “annenin kız kardeşi” olarak evrilmiştir.

Dayı: Annenin erkek kardeşini ifade ederken kullandığımız “dayı” kelimesi “teyze” kelimesiyle kökteştir ve Eski Türkçe tay “akraba” kelimesinden ekle türetilmiştir. Dayı “anne tarafından akraba” anlamındayken zamanla “annenin erkek kardeşi” anlamıyla dile böyle yerleşmiştir.

Amca: Babanın erkek kardeşini ifade ederken kullandığımız “amca” kelimesi Eski Türkçe apa/aba “baba” ve aça “ağabey” kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Babanın kardeşi anlamı amca kelimesinde kendisini tam olarak göstermektedir. Amica, amuca, amıca kullanımı da mevcuttur.

Yenge: Kardeşin, amcanın veya dayının eşine hitap ederken kullandığımız “yenge” kelimesi Eski Türkçe “yanga” kelimesinden gelmektedir. Yenge, Eski türkçe yen- “yan taraf, kenar” kelimesinden ekle türetilmiştir. Kelimenin “yan taraf” ilişkisi ilgili akrabalık ilişkisine sahip kadının düğünlerde gelinin yanında durmasından, ona kılavuzluk etmesinden, yeni gelini yönlendirmesinden kaynaklanmaktadır. Kelime esasen “sağdıç”ın karşılığıdır. Sağdıç kelimesinde de benzer bir durum söz konusudur, sağdıç Eski Türkçe “sağ” ve “eş” kelimelerinden “sağ-da-eş” şeklinde türetilmiştir. Sağdıç “damadın sağında duran” anlamına gelmektedir.

inim kultekin  derken kardeşim (orhun k)

ini , ine  demek enişte (egede)

kangam demek amcam (orhun k)

emmi demek amca (egede)

Enişte: Kız kardeş, teyze ve halanın eşlerini ifade ederken kullandığımız “enişte” kelimesinin Orta Türkçe enüç “göze inen perde” kelimesinden ekle türetildiği düşünülmektedir. Kelimenin “göze inen perde” anlam bağlantısı açıklamaya muhtaçtır. Enişte kelimesinin Farsça engüşte “seçkin, zengin” kelimesinden türetildiği de düşünülmekle birlikte Türkçe olduğuna dair görüş daha güçlü görülmektedir.

Baldız: Erkeğe göre eşinin kız kardeşi anlamında kullanılan “baldız” Eski Türkçe baltız “küçük kız kardeş, kız kardeş” kelimesinden gelmektedir. Baldız kelimesinin Eski Türkçe bala “çocuk, küçük” kelimesinden ekle türetildiği düşünülse de bu görüşe şüpheyle yaklaşılmaktadır.

Görümce: Geline göre damadın kız kardeşini ifade eden “görümce” Eski Türkçe körimçi “görücü” kelimesinden gelmektedir ve körüm “görme, bakma” kelimesinden ekle türetilmiştir. Görümce “gelin görmeye giden” anlamında türetilmiş ve dilimize bir akrabalık sıfatı olarak yerleşmiştir.

Bacanak: Eşleri kardeş olan erkeklerin birbirlerini tanımlarken kullandıkları “bacanak” kelimesi Türkçe baca “kız kardeş, bacı” kelimesinden küçültme ekiyle türetilmiştir. Kelime zamanla ilgili anlamına evrilmiştir.

Kayınço: Erkeğe göre eşinin erkek kardeşini tanımlamak için kullanılan “kayınço” kelimesi Eski Türkçe kayın “evlilik yoluyla akraba” ve eçü “ağabey” kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuştur. Kayınço “kayınbirader” olarak da kullanılmaktadır.

Kayınbaba kelimesi “kaynata” olarak da kullanılır ve burada yine benzer bir birleştirme söz konusudur. Kaynata kayın ve ata kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuştur.

Kaynana kelimesi kayın “evlilik yoluyla akraba” ve ana “anne” kelimelerinin, kayınbaba ise kayın “evlilik yoluyla akraba” ve baba “ata, baba” kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuştur.

Kaynana/Kayınbaba: Geline göre damadın anne ve babasını, damada göre ise gelinin anne ve babasını ifade etmek için kullanılan bu kelimeler Eski Türkçe kayın “evlilik yoluyla akraba” kelimesinden türetilmiştir.

Elti: Kardeş eşlerinden her birinin ötekini tanımlamak için kullandığı “elti” kelimesi Orta Türkçe el “iki bey arasında barışıklık” kelimesinden ekle türetildiği düşünülmektedir. Kelimenin elt- “götürmek, taşımak” fiilinden “ türetildiği görüşü de mevcuttur.

Dünür: Düğün, düğme, düğüm, dünür… Bunlar hep aynı kökten ve bağlamakla ilgili kelimeler…
Dünür, düğ- kökünden gelmektedir. Ağızlarda düğür de denir. Bağlayan, birleştiren anlamındadır.

Gelin, gel- fiilinden gelen kişi anlamında…

Damat kelimesinin Türkçesi güvey’dir , Eski Türkçesi küdegü. Bugünkü güt- fiilinden gelir. Bekleyen anlamındadır.

Kaynaklar: Gülensoy, Tietze, Nişanyan, Eren, Kubbealtı vd. çeşitli kaynaklar

Kaynak: https://twitter.com/KelimeKoken/status/1079102220111618050

ne güzel bir çalışma yaptınız. kutlarım. akrabalık isimleri hep türkçe. bu son derece önemli. ataların İL dediğine bugün DEVLET diyoruz. İL ise ancak ilişkiler ile vardır. Bu çok anlamlı. Devlet’in temeli aşiret değil, akrabalık (ilişki)..

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Aralık 29, 2018

leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler