Levent Ağaoğlu – Konuya Türkistan açısından baktığımız ve olayın ekonomik açısından da yaklaştığımızda Türkistan ülkelerinin kalkınması yıllık %8, bu 2014-2015 rakamı. Türkiye’nin %4. Türkistan ülkeleri, Türkiye’yi ikiye katlamış. Kazakistan konumuna baktığımızda da Çin, güneyde ki yine ki Türkistan ülkeleri, yine aşağı güneyinde Hindistan. Bunların hepsi %8 oranında kalkınan ülkeler. Sorum şu; eğer Türkiye’yle Türkistan arasında bir işbirliğinde ticari entegrasyonda nasıl daha önemli adımlar atılabilir?
Ahat Andican – Şimdi sorunun Kazakistan bölümünü başkonsolos dostumuz cevapladı. Türk dünyasıyla ilgili olan soru tabii ağırlıklı olarak Türkiye ve Türk Dünyası ticari ilişkileri üzerineydi. Onun için izin verirseniz ben geçen yıla ait bazı rakamları söyleyeyim ve o rakamların üzerinden de ufacık bir iki yorum yapalım. Burada soruyu cevaplamış olalım. Geçen yıl 2015 rakamlarıdır bunlar. Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri Azerbaycan’da dahil toplam ithalatı iki küsur milyar dolardır bu cumhuriyetlerin toplamından yaptığı ithalat. Türkiye’nin geçen yıl yalnızca Ukrayna’dan yaptığı ithalat üç buçuk milyar dolardır.
Türkiye’nin geçen yıl bu cumhuriyetlerle olan ilişkileri arasında toplam ihracatı yedi küsur milyar dolar civarındadır. Ticari hacmi olarak ihracatı ve ithalatı toplarsanız yaklaşık sekiz buçuk milyar dolarlık ticaret hacmine sahip Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasındaki ilişkiler. Geçen yıl Türkiye ile İran arasındaki dış ticaret hacmi dokuz buçuk milyar dolardır. Şimdi demek ki ticarette sorun var. Yani 1991’de ticaret hiç yoktu, oradan bakarsanız hiç olmayan bir şeyden yedi milyar dolara çıkması çok önemli bir şey veya dokuz milyar dolara çıkması çok önemli bir şey ama başka ülkelerle kıyas ettiğiniz zaman düşük, Türk Cumhuriyetlerinin tamamını aldığınızda.
Peki niye böyle, basit; coğrafi uzaklık. Coğrafi uzaklık yani siz söz gelimi Özbekistan’daki pamuğun Türkiye’ye ithal etmek istediğiniz zaman müthiş bir maliyet unsuru biniyor ya da Türkiye’den bir şey götürmek istediğiniz zaman müthiş bir maliyet oluşturabiliyor. İşte şimdi söyleyeyim Kars-Tiflis demiryolunun tamamlanması, Hazar’daki hukuki sorunların çözümlenip Hazar geçişinin hızlandırılması. Bu tip sorunlar çözülmeden karşılıklı ticaretin ciddi bir boyuta çıkarılma şansı yok. Başka bir neden de karşılıklı ticarette kullanılan malların Türkiye’de de, Türk Cumhuriyetlerinde de benzer sektörlerin ürünleri olması tarım vs. Yani Türkiye olarak siz çok gelişmiş yüksek teknolojili, katma değeri yüksek bir şey üretmiyorsunuz.
Üretseniz onu satacaksınız. Başka bir yer yerine Türkiye’den alacak Türk Cumhuriyetleri. Ama böyle bir şey yok. Üretim benzeşik. İkinci boyut yatırım boyutu. Yatırım meselesi kaynak meselesidir. Türkiye’nin bu cumhuriyetlere kurulduğundan beri bağımsızlığına kavuştuğundan beri toplam yaptığı yatırım miktarı 3,5 milyar dolardır, geçen yıl itibariyle. Hepsini topladığınızda, şimdi düşünün altı tane, beş tane cumhuriyet 3,5 milyar dolar yatırım yapmış. Büyük bir bölümü de Azerbaycan olmak üzere. Çin’in 2006’da hemen hemen 2003-2004’ten itibaren Orta Asya’ya Türk Cumhuriyetlerine yaptığı yatırım, büyük bir bölümü Kazakistan olmak üzere 60 milyar dolar, ne demek istediğim açık mı? Yani sizin ekonomik karşılıklı güdümleri sağlayabilmeniz için ticareti büyütmeniz lazım. Ticaretin koşulları bu. İki, tabii başka faktörlerde var da şimdi girmiyorum oraya, iki yatırımı büyütmeniz lazım. Kaynak, Türkiye’nin kendine kaynağı yok.
Yani düşünün yirmi beş yılda 3,5 milyar dolar yatırmışsın. Kredi açmışsınız 1.8 milyar dolar, taa 1991’de ondan sonra bir daha kredi açmamışsınız. Şimdi neyi bekliyoruz, niye böyle oldu, diye soruyoruz. Üçüncüsü Know-how; stratejik sektörlerde, bu cumhuriyetlerin hepsinin stratejik sektörlerinde enerji dahil, Know-how’a ihtiyaç var. Yani denizden petrol çıkarmayı biliyorsanız, Kazakistan’da işiniz var, Azerbaycan’da işiniz var, Türkmenistan’da işiniz var. Peki Türkiye olarak bunu biliyor musunuz? Hayır. Buhara’da büyük bir rafineri inşaatı, inşaatın kaynağı Marumeri firması Japonya, 600 milyon dolarlık yatırım. Kaynak Marumeri firmasından. Teknik donanım ve alt yapı, Fransız Technip firmasından, Türkiye’de ismini vermeyeceğim, binaların inşaatını yapıyor.
Kendi ülkenizde yaparken know-how’a ihtiyacınız var. Bugün Azerbaycan’ın Hazardenizi’nde enerji sahalarına bakın internetten bulabilirsiniz. Bütün petrol çıkarmadan tutun, bütün her şeyi Amerikan, İngiliz uluslarüstü firmalardır. Bizim Türk firması, Türk firması derken Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığından bahsediyorum. Çıkan petrolün ulaştırılmasında sahada ortak ama teknik olarak onu çıkarmıyor. Bu bir örnek. Enerji sahasında bir örnek veriyorum.
Buna benzer birçok alan var. Bu alanlarda siz kendiniz know-how’ı dışardan aldığınız zaman onu diğer ülkelere Türk Cumhuriyetlerine götüremezsiniz, o zaman maliyeti çok yükselir. O zaman know-how’ı nereden alacak, kaynak ülkeden alacak Almanya ise Almanya’dan alacak, Çin’se Çin’den alacak. Ve çok daha önemlisi Çin benzeri Rusya da dahil bir yere, bir şeye Amerika, Almanya hepsi bir yere krediyi verirken orada yapılacak olan yatırımları ve inşaatından son noktasına kadar kendi firmalarına verilmek koşuluyla krediyi veriyor. Türk Cumhuriyeti olarak siz burada seçim hakkına da sahip olamıyorsunuz çoğu stratejik yatırımda. Bütün bunları toparladığınız zaman ortaya çıkan hadisenin cevabı bilmem yeterli oldu mu?