Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. Translation loading for the td-cloud-library domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /var/www/vhosts/agaoglulevent.com/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 6121
SU ile başlayan Sözcüklerin Etimolojisi - Levent AĞAOĞLU
Ana SayfaYazılarBilgelikSU ile başlayan Sözcüklerin Etimolojisi

SU ile başlayan Sözcüklerin Etimolojisi

su basmanı

~ Fr soubassement kaide, temel, altyapı < Fr sub+bassement kaide, taban ~ İt basamento a.a. < İt basare temellendirmek, tabana oturtmak +ment< Lat basis a.a.

sual

~ Ar suˀāl سؤال  [#sAl fuˁāl msd.] soru < Ar saˀala سأل sordu

suare

~ Fr soirée 1. akşam vakti, 2. akşam saatinde verilen davet < Fr soir akşam << Lat serum [n.] geç vakit, akşam < Lat serus geç << HAvr *sē-2 geç

subaşı

§ ETü sü asker + ETü baş

subatomik

~ İng subatomic «atom altı», bir atomu oluşturan tanecikleri tanımlayan sıfat §

sudur

subsonik

~ İng subsonic «ses altı», ses hızının altında

sucuk

~ Fa zīcak/zīçak زيجك/زيچك bumbar dolması < Fa zīç زيچ germe, çekerek uzatma, şerit, kordon

suç

<< ETü suç bükülme, yönünden sapma, reddetme < ETü su- bükülmek, boyun eğmek +Iş

sudoku

~ Jap sudoku 數獨 bir sayı oyunu < Jap sūji wa dokushin ni kagiru sayılar tek olmalı

sudur
[ Meninski, Thesaurus, 1680]

udūr: Pectora [göğüs]. ṣudūr bulmak: zuhur etmek, doğmak.
~ Ar ṣudūr صُدُور  [#ṣdr fuˁūl msd.] 1. çıkma, öne çıkma, bir kaynaktan kaynama, türeme, yayılma, (ferman) yayımlanma, 2. göğüsler < Ar ṣadara صَدَرَ öne çıktı, ileri geldi, kaynaklandı
→ sadr

sufi

~ Ar ṣūfī صوفى  [#ṣwf nsb.] tarikat ehli, dindar kişi < EYun sophós σοφός bilge, usta, yüksek bilgiye sahip kimse +ī≈ EYun sophía σοφία bilgelik

sufle

~ Fr soufflé [pp.] 1. üflenti, fısıltı, 2. çırpılmış yumurta akıyla kabartılmış tatlı < Fr souffler üflemek, fısıldamak << Lat sufflare, sufflat- a.a. < Lat sub+flare, flat- a.a.

suhulet

~ Ar suhūla(t) سهولة  [#shl fuˁūla(t) msd.] yumuşama, yumuşaklık, akıcılık, kolaylık < Ar sahala سهل yumuşadı, gevşedi, kolaylaştı

suikast

§ Ar sūˀ سؤ  [#swA] kötülük, fenalık, habaset (< Ar sāˀa kötü idi, kötüleşti ) + Ar ḳaṣd قصد kasıt, maksat

suiniyet

§ Ar sūˀ سؤ kötülük, fenalık + Ar niyya(t) نيّة niyet

suistimal

§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar istiˁmāl إستعمال kullanma

sulh

suistimal

§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar istiˁmāl إستعمال kullanma

suizan

§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar ẓann ظنّ sanı, sanma

sukuk

~ Ar ṣukūk صكوك  [#ṣkk fuˁūl çoğ.] < Ar ṣakk صكّ emre yazılı senet, poliçe ~ OFa çak چك a.a.

sukut

~ Ar suḳūṭ سقوط  [#sḳṭ fuˁūl msd.] düşme < Ar saḳaṭa سَقَطَ düştü

sulak

< TTü sula- +Ik

sulh

[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
ṣulḥ u içi tolu kibr ü kīn
~ Ar ṣulḥ صلح  [#ṣlḥ fuˁl msd.] barış < Ar ṣalaḥa صلح uygun ve yararlı idi, uydu, uyum gösterdi (≈ Aram ṣəleḥ צלח 1. yarmak, 2. başarmak, müreffeh olmak, uygun olmak )
Benzer sözcükler: sulh ceza mahkemesi
Bu maddeye gönderenler: ıslah, ıstılah, maslahat (masala, maslahatgüzar), musalaha, salah (salahiyet), salih (salihatı nisvan)

sulp

~ Ar ṣulb صُلْب  [#ṣlb fuˁl ] 1. omurga, belkemiği, 2. (mec.) soy, tohum < Ar ṣaluba صَلُبَ dik idi, dik durdu

sulta

~ Ar sulṭa(t) سلطة  [#slṭ fuˁla(t) msd.] egemenlik, saltanat, özellikle haksız egemenlik, tasallut ~ Aram şalṭā שָׁלְטָא egemenlik

sultan
~ Ar sulṭān سلطان  [#slṭ fuˁlān ] 1. egemenlik, iktidar, 2. hükümdar ~ Aram şilṭōn, şulṭānā שִׁלְטוֹן iktidar, egemenlik ≈ İbr şālaṭ שלט elle tutma, (bir ülkeye) sahip olma

suma
~ Yun súma σούμα damıtılmış alkol, anasonsuz rakı ~ Lat summa [n. çoğ.] en üstte kalanlar < Lat summus en yüksek, üst < HAvr *sup-mo- < HAvr *(s)uper üst, yukarı

sumak

~ Ar summāḳ سمّاق  [#smḳ] koyu kırmızı tohumları baharat ve boya hamm

sungur

sumo

~ Jap sumo güreş

sun|mak

<< ETü sun- uzanmak (geçişsiz fiil), el uzatmak (dönüşlü fiil)

suna

<< OTü suna erkek ördek < ?

sunak

< TTü sun- +Ak

sundurma

< TTü sundur- uzatmak +mA< TTü sun- uzanmak +tUr-

sungur

ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati’t-Türk, 1073]
kırğuy suŋkurka karışmaz [atmaca sungurla kavga etmez]
[ Codex Cumanicus, 1303]
pielfalcus – Fa & Tr: songur
<< ETü suŋkur doğana benzer bir yırtıcı kuş, şahbaz, falco gyrfalco
Not: Karş. ÇTü şungkar, Moğ siŋkur/şoŋkur, Mançu songkon (a.a.).

suni

~ Ar ṣunˁī صنعى  [nsb.] sanatlı, ustalıklı, yapay < Ar sunˁ صنع  [#ṣnˁ fuˁl msd.] yapma, el becerisi ile imal etme +ī

sunroof

~ İng sun-roof çatıda bulunan güneşlenme terası & İng sun güneş (<< Eİng sunne a.a. << HAvr *swen-/*sun- a.a. ) + İng roof çatı, dam

sunta

~ marka Sunta [abb.] < TTü suni tahta

sunturlu

<< TTü santur telli bir çalgı

supanglez

~ Fr soupe anglaise «İngiliz çorbası», bir tür sulu tatlı § Fr soupe çorba + Fr a

surat

supap

~ Fr soupape 1. çene-altı [esk.], 2. belli bir basınç altında açılan kapakçık < EFr sub+pape çene

supe

~ Fr souper çorba içmek, gece yenen hafif yemek < Fr soupe sulu yemek, çorba < Ger *sūpan içmek, yudumlamak

suples
~ Fr souplesse esneklik < Fr souple esnek << Lat supplex, supplic- bükülen, eğilen < Lat sub+plicare katlamak

sur1

~ Ar sūr سور  [#swr] savunma duvarı, sur ~ Aram şūr, şawərā שׁוּרׇא, שׁוּר  [#şwr] a.a. ≈ İbr şawrah שׁוּרׇה hat, sıra, saf

sur2

~ Ar ṣūr صور  [#ṣwr fuˁl ] boynuz, av borusu

surat

[ Codex Cumanicus, 1303]

surat – ymago

[ Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]

suret: (…) 3. zebanzedi surat: yüz, çehre.

~ Ar ṣūra(t) صورة şekil, görüntü, resim
→ suret
Not: Suret sözcüğünün Türkçede özel anlam kazanmış varyantıdır.
Benzer sözcükler: surat asmak, suratsız
~ Ar sūra(t) سورة  [#swr fuˁla(t) mr.] Kuran’ı oluşturan bölümlerden her biri ~ Aram şūrāh, şūrətā שׁוּרָה/שׁוּרְתָא  [#şwr] dizi, hat, yazıda satır < Aram şūr שׁוּר sur, savunma hattı

suret

~ Ar ṣūra(t) صورة  [#ṣwr fuˁla(t) mr.] 1. görüntü, resim, imge, biçim, 2. insan yüzü ≈ Aram şūrəṭā שׁוּרְטָא çizgi, çizim ☼ %rJastrow 1542, 1629. ~ Akad uṣurtu a.a. < Akad eṣēru çizgi veya resim çizmek ☼ %rCAD 4.346 vd.

sureta

~ Ar ṣūratan صورتاً  [zrf.] görünürde, şekil itibariyle

sus|mak

< ünl sus/sıs/şış susturma ünlemi

susa|mak

<< ETü suvsa- susamak < ETü suv su +sA-

sutyen

susak

<< ETü susġak su kovası, kepçe < ETü suvsı- sulamak +gAk

susam

~ Ar/Fa sūsan سوسن susam bitkisi ~ Aram şūmşəmā שומשמא a.a. ~ Akad şamşammū yağ otu § Akad şamnu yağ + Akad şammu ot, ilaç, şifalı bitki

susta

~ İt sosta durma, durdurma, durdurucu aygıt < İt sostare durmak, duraklamak << Lat substāre, substāt- a.a. < Lat sub+stāre, stāt- durmak

suş

~ Fr souche 1. ağaç gövdesi, özellikle ağaç kesildikten sonra geriye kalan kütük, 2. soy, soyağacı ~ Ger

suşi

~ Jap sushi yosuna sarılmış pirinç ve çiğ balıkla yapılan meze < Jap edomae nigirizushi «Edo usulü hızlı zushi», a.a. < Jap narezushi ekşitilmiş balık

sutyen

sutyen gorj [ Cumhuriyet – gazete, 1931]
el ile işlenmiş sevimli sutyen gorj’u
[ Cumhuriyet – gazete, 1935]
dantelalı sutyenle beraber olan ve son zamanlarda çok rağbet gören en son moda korsedir
~ Fr soutien-gorge göğüs desteği, göğüslük < Fr soutenir alttan tutmak, desteklemek << Lat sustinere, sustent- a.a. < Lat sub+tenere, tent- tutmak
→ konteyner
Benzer sözcükler: sütyen

suvar|mak

<< ETü suvġar- sulamak, su vermek < ETü suv +gAr-

suvat

<< TTü suva- su verme, ıslatma +It

suvenir

~ Fr souvenir yadigâr < Fr souvenir anmak, hatırlamak (fiil) << Lat subvenire 1. aklına gelmek < Lat sub+venire, vent- gelmek

suzeni

~ Fa sūzanī سوزنى iğne işi < Fa/OFa sūzan سوزن iğne +ī(≈ Sans sūçi a.a. ) < HAvr *syū- dikmek, dikiş

suzidil

~ Fa sūz-i dil سوز دل yürek yanığı § Fa sūz سوز yanık + Fa dil دل kalp, gön

sübtil

suzinak

~ Fa sūznāk سوزناك ateş-değmiş, yanık

Kaynak: 

Nişanyan Sözlük: Çağdaş Türkçenin Etimolojisi

http://www.nisanyansozluk.com/

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Ağustos 04, 2016

 

leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler