27 Mayıs sonrasında İngilizler, Marxist düşüncenin Türkiye’de sponsorluğu üstlenirken, Amerikalılar Anti-Marxist Muhafazakar İslamcı Düşünceyi desteklediler. Böylece, Anglo Sakson ekol, Türkiye’deki düşünce dünyasını satın alarak şekillendirdiler.
Her iki karşıt düşünce ekolü de Anglo Sakson hormonluydu ve sosyolojik bir karşılığı bulunmamaktaydı.
Ülkemizdeki düşünce dünyasının iç dinamik neticesinde organik ve doğal bir gelişim sergilemektense, Batı’nın Anglo Sakson dış politika ekollerinin ve istihbarat pratiklerinin bir uygulama alanına ve şubesine dönüşerek sosyolojisine yabancılaşması ayrıca hazindir ve ibretlik bir durumdur.
Batı’nın; Kuzey (Rusya Marksizm) ve Güney (Arabistan İslamcılık) deki karşıt düşünce akımları üzerinden çatışma ve kaosu üzerimizde kurgulamasına karşın; çözüm Doğu’da, Türkistan coğrafyasında (Orhun, Maveraünnehir, Horasan) bir zamanlar Bilge Tonyukuk‘dan başlayarak kendi sosyolojimizden gelişen düşünce adamlarımızın, sözkonusu hat üzerinden Anadolu ve Rumeli’ni aydınlatan bilgelikle bezenen eserlerinde yeralmaktadır.
Doğu’da yer alan bilgelik pınarlarından beslenmeye başladığımızda diğer yönlerden kurgulanan yabancılaşma akımlarının da sonuna gelinmiş olacaktır.
Batı; Kuzey ve Güney’deki düşünce akımlarının arkasına saklanarak üzerimize gelmiştir.
Düşünce dünyasındaki bunalımları Eski Mısır (İskenderiye), Eski Anadolu (Hititler) ve İslam kaynaklarından yararlanarak aşan Batı’ya karşın;
- Göktürkler (Çinlileşmeme),
- Karahanlılar (İslamlaşma),
- Selçuklular-Osmanlılar (Rumileşme)
örneklerinde uyguladığımız uyumlaşma uygulamalarını uyarlayarak kendi sosyolojimiz üzerinden Yeniçağı’mızı temellendirebiliriz.